
Kervan Yürüyor
Demokrasi kökleşiyor, derinleşiyor mu, yaşanılan sıkıntılar daha Demokrat devlet olabilmenin verilen mücadelesi midir?
Örgütlü toplum, Özgür Birey olabilmenin olmazsa olmaz üçüncü şartı Demokrat Devlet olmasıdır.
Ya da Devletin Demokrat davranmasıdır.
Anayasasında bu kadar yasaklarla ve de yasakçı mantıkla, bu hiç olmayacak bir şeyin istenmesidir.
Sokma, Dayatmacı, Bencil, Dediğim kadar zihniyetleri Anayasada olduğu, bu zihniyet devrimi yapılmadığı müddetçe tam ve kesintisiz Demokrasiden ve de Bağımsız Cumhuriyetten söz etmemiz imkânsızdır.

İmtihan Cumhuriyeti
Napolyon’un bile en korktuğum şey dediği imtihan. Yüz binlerce evladımız eski ÖSYM şimdi YGS adı verilen aslında bir garabet olduğundan, ismi de dikiş tutmayan bir imtihanla streslere sokuldu, psikolojik baskı altına alındı, belki beyin hücrelerinden bir kısmı da tahribata uğratıldı. Çok yönlü incelenmeye muhtaç bir konu…

Demokrat Ne Demek ?
Toplumu yani bireyleri önceden vazedilmiş ilke ve prensiplere göre değil; toplumun istek ve taleplerine göre yöneteceğini taahhüt eden siyasal görüş.
Demokrat’lık ek, eklenti ve ilave kavramlarla kullanılamaz. Demokratik bir kavram değildir, bir aldatmacadır. Sosyal Demokrat, Muhafazakâr Demokrat, Komünist Demokrat veya Faşist Demokrat kadar saçma ve demokratlık maskeleriyle içi boşaltılmış kavramlardır. Toplumu maalesef oyalamak, aldatmak için kullanılmışlardır.

Irak 2008 ve Yüz Sene Öncesi: Yani Irak 1908
Devletlerin varlığı yüzerli yıllık periyotlarla, milletlerin varlığı yirmibeşli yıllık periyotlarla (Kuşaklarla), izimlerin periyotları da 80-85 yıl olarak tespit edilmiş olan sosyolojik gerçeklerle bir analiz yapalım.
Yüz yıl önce Irak diye bir yer yoktu. Bağdat, Basra ve Musul eyaletlerinden mürekkep tamamı bizim toprağımızdı. Ruhu dahi Türk’tü. Gerturut Bell ve Lavrens`in petrol jeopolitiğinin planlarını yapan İngiliz mahvelindeki görevlilerin ellerine verdikleri planla sınırları cetvelle çizilerek adeta narkozsuz ameliyat edilerek ana gövdeden, yani bizden ayrılmıştır.

BİR DÜNYA GÜCÜ TÜRKİYE RÜYASI
1. GEREKÇE:
Cumhuriyetimiz Osmanlı İmparatorluğundan devraldığı miras üstünde kurulmuştur. Temel paradigmasını o dönemdeki uluslar arası konjonktür üzerine inşa etmişti. Bu temel paradigma kendi içinde gelecekte gerilme riskini de bulunduran belirsizliklerini de taşıyordu. Bu gerilimlerin uzlaşı ve karşılıklı güven ile ( ABD’nin kuruluşundaki kurucu babaların sergilediği gibi ) kurumlar arasında aşılması gerekmektedir. Bu da ancak resmi bürokrasinin, iş dünyasının ve toplumun ortak değer ve çıkarlarının güçlendirilerek buluşabileceği, konuşabileceği bir vizyonla mümkün gözükmektedir.
Anayasa / Kurucu Meclis
Bugüne kadarki 1921 ve belki 1924 Anayasaları hep Cumhuriyeti kuran kurucular tarafından yapılmış Anayasaları olup 1960 darbesi bu ülkede Atatürkçülük adına, kisvesinde yapılmışsa da (lafta) Atatürk’ün Anayasasını da çöpe atmış naylon kurucu meclis oluşturarak allame profesörlere sözüm ona anayasa yazdırmıştır. Türkiye Bağımsız bir cumhuriyettir, lafzı telaffuzdan kaldırılmıştır.